ISBN: 978-605-111-005-9 Sayfa sayısı: 100 Ebat: 13,5x19,5 cm Yayın tarihi: Kasım 2008
Ayna Çarpması
Murat Özyaşar
Pavese’den bir cümleyle başlıyor Ayna Çarpması; "Kendimi yalnız bırakmamak
için bütün gece aynanın karşısında oturdum." Ve Beatles’tan bir dizeyle
kapanıyor: "Bu sabah aynaya baktım kimseyi göremedim."
Her şey bu iki cümle arasında olup bitiyor; çarpışmalar, bölünmeler,
kırılmalar ve dağılmalar… Yani bir hayatla hesaplaşmanın tüm sancıları.
Büyük ve tek bir hesabı, "insan olmaya mahkûmiyeti" paylaştığımıza göre,
herkesin payına bir şey düşüyor bu öykülerden.
Murat Özyaşar’dan şaşırtıcı ve yetkin bir ilk kitap...
‘‘Murat Özyaşar’ın, kendi kuşağının öykücüleri arasında çok geçmeden ayırt
edileceğini öykülerini ilk okuduğumda da düşünmüştüm. Doğu’nun içinden çıkıp
edebiyatın kılcaldamarlarına yürüme cesareti vardı onda. İçinden çıktığı
kültürün kendini kısıtlayabilecek bütün yaşamsal sıkıntılarından yazınsal
yazının derinliğine dalarak kurtulabileceğini çok erken görmüştü.’’
Semih Gümüş
Orijinal adı ve dili:
Kufsah şehorah - İngilizce Türkçe'de ISBN: 978-605-111-001-4 Sayfa sayısı: 296 Ebat: 13,5x19,5 cm Yayın tarihi: Kasım 2008
Kara Kutu: Sırlarla örülmüş ilişkiler, zamanı gelmiş bir hesaplaşma; Kara Kutu… siyasetin iç dünyalara vuran gölgesi, sistemin çarptığı ruhlar… politik sınırlar ve tenin sınırları… ifade edilmeyi bekleyen gerçekler, arzular… Kara Kutu: gecikmiş bir aşk itirafı… İlana, yedi yıllık sessizliğini bozar ve Amerika’ya göç etmiş eski kocası, parlak akademisyen Aleks’e bir mektup yazar; ergenlik çağına gelmiş sorunlu oğulları Boaz’ın başı ciddi derecede derttedir. Ne var ki, bu basit çağrının altında başka şeyler de vardır; ihtiraslı ve duyarlı İlana, ikinci kocası öğretmen Michel ve küçük kızlarıyla kurdukları hayatın içine sığamamakta, geçim sıkıntısı da gün geçtikçe hayatlarını zorlaştırmaktadır. Geçmişe, duygularına sırtını dönmüş, yazdığı makalelerle avunmaya çalışan Aleks’in eski bağlarından kurtulamadığını anlaması fazla zaman almaz. Kara Kutu’yu açmanın zamanı geldi, çünkü iki tarafın da gizlediği bazı şeyler var… “Amos Oz, duyguların tüm renklerini sergilemekten korkmayan ve her şeye rağmen geleceğe, yaşama dair ümidini asla yitirmeyen büyük bir yazar.” Guardian “Çok çarpıcı bir roman… Günümüzde, insani ihtiyaçlar ile siyaset arasındaki gerilimin cinsel hayatı ve tutkuları nasıl işgal ettiğini gösteriyor.” Times Literary Supplement
ISBN: 978-975-991-853-8 Sayfa sayısı: 164 Ebat: 13,5x19,5 cm Yayın tarihi: Ağustos 2008
“İnsan ruhu mükemmel değil. Hiçbirimizin ruhu salt iyilikten, salt güzellikten, salt yücelikten oluşmuyor; hiç kimse masum değil, hiçbir zaman da değildi. Bakmayın geçmişteki yaşamların daha anlamlı olduğunu söyleyenlere, biz her zaman böyleydik. Şeytan ve melek, cellat ve kurban, kurnaz ve saf, yaratıcı ve yıkıcı, cesur ve korkak...”
Ahmet Ümit, romanlarında bir neşter gibi kullandığı kalemini, bu kez derinden etkilendiği yazarların üzerinde gezdiriyor. Dostoyevski’den Sophokles’e, Mevlana’dan Kafka’ya, Orhan Kemal’den Yusuf Atılgan’a...
Edebiyatın, insan ruhunda kurgusal bir gezi olduğu gerçeğinden yola çıkan Ümit, Oidupus, Hamlet, Madam Bovary, Dimitri Karamazov, Dracula, İnce Memed, Zebercet ve Frankenstein gibi roman kahramanlarını eksene alarak, insanoğlunun evrensel niteliklerini örten kabuğu soymaya çalışıyor.
Eleştiri değil bu yazılar, yazmanın sıkıntı, sevinç ve acılarını bilen birinin yazgıdaşları hakkındaki içten duyguları... Sırrı ve sınırları hiçbir zaman tam açıklanamayacak olan insan ruhunu tanımlama çabası...
ISBN: 975-293-280-0 Sayfa sayısı: 557 Ebat: 14x23 cm Yayın tarihi: Aralık 2004 2. baskı: Ocak 2005
Kuantum Şifresi
Altan Çimen
Herkesin gizlediği, başkalarının öğrenmesini istemediği sırları vardır. Bir telefon konuşmasında sarf ettiğiniz birkaç söz, bir e-posta iletisine yazdığınız birkaç cümle, kimliğinizi gizleyerek bir forumda belirttiğiniz bir düşünce ya da kullandığınız bir oy... Tüm bunlar bir gün aleyhinize kullanılabilir.
İzleniyorsunuz ve bir gün işe yarayabileceği düşüncesiyle bu bilgiler saklanıyor. Hakkınızda bir dosya tutuluyor ve size karşı kullanılabilecek bilgiler o dosyaya kaydediliyor. Ve günü geldiğinde, yani sizin konumunuz onların işine yarayacaksa, dosya açılıyor... Bu kitabı okuduktan sonra yaşamınız eskisi gibi olmayacak. Bir çekingenlik saracak dört bir yanınızı. Kuşku kol gezecek... Dilinizin ucuna kadar gelen kelimeleri daha zor söyleyeceksiniz artık.
Altan Çimen, "Kuantum Şifresi" adlı romanında hayal gücünü zorlayan bir dünya kuruyor. Romanda sözü edilen dünya öyle bir yer ki, bütün dünyadaki iletişimin yüzde yirmi beşinden fazlasını izleyebilen NSA, Amerikan Ulusal Güvenlik Teşkilatı, bile izlenenlerin arasında... İzleyenleri izleyenlerin kimse tarafından bilinmeyen adı ise Umbranaut. Yüzyıllardır varlığını sürdüren ve gün geçtikçe dünyanın gizli liderliğini garantileyen bir örgüt... Bu maceraya hazır mısınız? Evet hayatınız değişecek. Ama yine de bu heyecana değer.
ISBN: 978-975-991-851-4 Sayfa sayısı: 160 Ebat: 14x23 cm Yayın tarihi: Ağustos 2008
Aşkın Sen Hali
Cem Yılmaz Turan
Bir aşkın hikâyesi... Üstelik aşkın en tutkulu, en ele avuca sığmaz haliyle, "sen" haliyle yazılmış bir hikâye.
Yanı başımızdan her gün geçen hikâyelerden biri. Karşı masanızda oturan kız Bahar'a ne kadar da benziyor. Öğle yemeklerinde her gün karşılaştığınız çocuk sanki Naim.
Aşk da aşksızlık da bizi birbirimize benzetmiyor mu zaten?
Rahat okunan bir dil ve sürükleyici bir kurgu, tıpkı aşktaki gibi hazırlıksız yakalanacağınız bir son...
Orijinal adı ve dili:
Hannah et les derniers Ottomans - Fransızca Türkçe'de ISBN: 978-975-991-945-0 Sayfa sayısı: 240 Ebat: 14x23 cm Yayın tarihi: Ekim 2008
Hannah ve Son Osmanlılar
Nine Moati
Çeviren: Menekşe Tokyay
XIX. yüzyıl sonu, Akdenizli iki büyük Yahudi ailesi: Sultan ve sadrazamların yakını, İstanbullu meşhur banker Camondolar ve Tunus’tan Livorno’ya göç etmiş zengin Scemamalar… İki aile arasındaki kıskançlıklar, yakınlaşmalar, uzaklaşmalar… Dük Nessim Scemama’nın tek hayali vardır: Kızı Hannah’ı Camondo ailesinden biriyle evlendirip kontes yapmak. Ama Hannah, babasının ölümünden sonra aile servetini tek başına yönetmek zorunda kalır. Yaşadığı buruk bir aşk hikâyesinden sonra da Livorno’dan ayrılıp önce Tunus’a, sonra Paris’e yerleşir. Orada, saray yavrusu konağında Doğulu bir sultan hayatı sürmeye başlar. Öte yandan, Camondolar nesillerdir, Hannah’ın büyüleyici konağının sahibi olmayı düşlemektedir. Çok geçmeden, Paris’te bankerliğe başlayan Hannah ile büyük koleksiyoncu Isaac Camondo ve sanat hâmisi kuzeni Moïse arasında, inişleri çıkışları eksik olmayan bir dostluk kurulur. Bu dostluk, bir süre, iki ailenin sonunda akraba olacağı inancını yaşatır. Yaşadığı dönem için fazla bağımsız bir kadın olan Sultan Hannah, nihayet kendini birine sevdirebilecek midir?
Orijinal adı ve dili:
Hier stehe ich, ich kann nicht anders: In 80 Sätzen durch die Weltgeschichte - Almanca Türkçe'de ISBN: 978-605-111-020-2 Sayfa sayısı: 324 Ebat: 14x23 cm Yayın tarihi: Kasım 2008
80 Cümlede Dünya Tarihi
Helge Hesse
Çevirenler: Çiğdem Canan Dikmen
Gül Gürtunca
Bazıları artık bir slogana dönüşen, birçoğu sözlüklere girmiş ve neredeyse tümünü günlük hayatımızda kullandığımız 80 söz. Peki bu sözlerin hangi koşullarda, kim tarafından söylendiğini, tarihi nasıl etkilediğini biliyor muyuz?
324 sayfaya sığdırılmış bir kültür hazinesi
Diogenes'le karşılaşmak Büyük İskender'in hayatını nasıl değiştirdi?
Nasıralı İsa'yı ölüme gönderen gerçekten de Pontius Pilatus mu?
Machiavelli ruhsuz bir iktidar adamı mıydı?
Galilei, gerçekten de "Ama dünya yine de dönüyor" dedi mi?
"Böl ve yönet" kimin düsturu?
Hangi kitap Kant'ı yıllardır aynı saatte yaptığı yürüyüşten alıkoydu?
"Mülkiyet hırsızlıktır" diyen Proudhon ile Marx'ın arası neden açıldı?
Maria-Antoinette gerçekten "Ekmekleri yoksa pasta yesinler" dedi mi?
"Vakit nakittir" sözünün sahibi "tanıdık sima" kim?
Bush'un "nefret ekseni" sözünü kim "şer ekseni" olarak değiştirdi
ISBN: 978-975-991-954-2 Sayfa sayısı: 256 Ebat: 14x23 cm Yayın tarihi: Ekim 2008
Atatürk'ün Yanı Başında
Çankaya Köşkü Kütüphanecisi Nuri Ulusu'nun Hatıraları
Derleyen: Mustafa Kemal Ulusu
Nuri Ulusu'nun kim olduğunu biraz açmak gerekiyor; kendisi Atatürk'ün "Kütüphanecisi", böyle anılmak istiyor. Ancak Atatürk'ün hayatındaki yeri bu sıfatın içerdiği anlamın çok ötesinde, zira dile kolay, on iki yıl boyunca bilfiil onun yanı başında en sevdiği yardımcılarından biri olmuş, dil ve tarih çalışmalarında aktif görevlerde bulunmuş, tüm yurt gezilerinde, tatbikatlarda, manevralarda ona eşlik etmiş.
Hep derler ya, bir insan olarak Atatürk'ü tanımadık diye. İşte, elinizdeki sıcak kitap bu eksiği gidererek bizi adeta onun yanı başına götürüyor ve vaktinin büyük bir kısmını geçirdiği kütüphanesindeki dünyasına, o meşhur sofrasına, esprilerine, gezilerine, dostluklarına, kırgınlıklarına, rüyalarına, ideallerine ve yalnızlığına ortak ediyor.
Ancak bununla da kalmıyor, Atatürk'ün din, laiklik, Türk tarihi gibi önemli mevzular hakkındaki düşüncelerine de birinci elden tanıklık ediyor.
Nuri Ulusu'nun oğlu Mustafa Kemal Ulusu'nun, uzun yıllar süren araştırmalarını ilk kez gün ışığına çıkan fotoğraflarla birlikte bir araya getirip derlediği bu kitap, bizlere Atatürk'ün ardındaki insanı anlatıyor.
Üstelik, belki de ona en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde…